İnsan,sosyal bir varlıktır.Yani insan için bir toplum düzeni içinde yaşamak şarttır.Toplum düzenine göre her birey bir aileye,sosyokültürel ve sosyoekonomik bir çevreye doğar.(Yıldırım).Aile, bireyin sosyal edinimlerinin gerçekleştiği ilk ve en küçük kurumdur. Sosyokültürel çevreyi oluşturan faktörler toplumdaki sosyal ve kültürel yaklaşımlar, inançlar ve geleneklerdir.Sosyoekonomik çevre ise toplumdaki ekonomik anlayışlardır.(“sosyokültürel-sosyoekonomik çevre”).Her insan yaşadığı toplumun sosyokültürel ve sosyoekonomik anlayışlarından etkilenir, buna göre şekillenerek büyür ve dolayısıyla aile yapısı da bu anlayışa göre biçimlenir.

Toplumdaki sosyokültürel ve sosyoekonomik yapı nedeniyle insanlar para,ün ve gücün başarının kaçınılmaz öğeleri olduğuna inanır(“Hayalini yorganına göre uzat”)Bu demek oluyor ki toplumda başarı ölçülebilir öğeler üzerinden tartılmaktatır.Bu başarı anlayışı aslında herkesin bütün hayatı boyunca elde etmeye çalıştığı, elde edemeyince de başta kendi içinde sonrasında da çevresi tarafından ayıplandığı bir durum haline gelir.Başarı kavramı insanlara daha bebeklik döneminde “yemeğini yersen parka gidebilirsin”,”uslu çocuk olursan sana istediğin oyuncağı alırım”,”odanı toplarsan televizyon izleyebilirsin” gibi yaklaşımlarla entegre edilmeye başlanır.Çocukların okula başlaması ile bu durum giderek büyür ve yoğunlaşır.Çocuk büyüdükçe aile toplumki eğitim sisteminin içine ister istemez girer ve bebeklik dönemindeki yaklaşımlara “karnenin hepsi beş gelirse istediğini yaparım” yada “sınıfı geçersen istediğini yapabilirsin” gibi yargılar eklenir ,okul düzenindeki not sistemiyle beraber rekabet artar ve bu nedenle “ölçülebilir” başarı kavramı ister istemez ön plana daha çok çıkar.

Sınav ve not sistemiyle çocuklar ve gençlerin hepsi aynı şekilde test edilir ve başarıları bu değerlendirmeler üzerinden yapılır.Bu sistem çocukları başarılı öğrenci, başarısız öğrenci diye nitelendirmeye başlar.Bu durum çocukların üzerinde büyük bir baskı yaratmakla birlikte aileler üzerinde de büyük bir baskı yaratır çünkü aileler çocukları üzerinden kendilerini başarılı ya da başarısız hissederler. Ve bu şekilde çocukların gelecekleri ile ilgili yönlendirmelere başlarlar(YIldırım).Bu yönlendirmeler makalenin başında bahsettiğim gibi genel olarak çocuklarının çok para kazanması,tanınan biri olması ve güç sahibi olması yönündedir(“Hayalini Yorganına göre uzat”).Çocuklardan beklenen iyi bir okula gitmiş, tanınan bir üniversite de okumuş,çok para kazanan insanlar olmalarıdır.Bu yönlendirmeler nedeniyle gençler bu hedeflere ulaştıklarında mutlu insanlar olacaklarını, sevileceklerini ve kabul göreceklerini sanarak büyürler ve bunları elde edebilmenin tek yolunun toplumdaki “ölçülebilir” başarı kavramının beklentilerini gerçekleştirerek yapabileceklerini düşünürler.Bunun başlıca nedeni ailenin bebeklik döneminden itibaren çocuğa şart koşan yargılarda bulunarak sevgi ve kabul görme duygularını koşullara bağlamasıdır.Başta bu davranışlar ve sonrasında da sistem koşulları nedeniyle çocuklar koşulsuz sevgi ve kabul duygularını bilmeyerek büyürler.Bu yüzden çevrelerindekilerin sevgisini ve onayını, elde ettikleri başarılarla kazanacaklarını düşünürler.Bu bahsedilenlerin nedenleri, içinde bulunduğumuz sistem ve bundan doğan toplum baskısıdır.Sisteme uyum sağlamak her birey için önemlidir çünkü sistemin,toplumun, her alanda bir kriteri ve bir doğrusu vardır dolayısıyla uyumsuzluk toplumda hoş karşılanmaz.

Uyumsuz diye tanımlanan kişiler genelde sosyalleşmede,iletişim kurmada güçlük çeken ve farklı zekalara sahip olan kişilerdir.Bu insanlar genelde aileleri ve eğitimciler tarafından “akıl hastası” olarak tanımlanır ve toplumdan dışlanır.Bu duruma örnek olarak herkes tarafından zekası ile tanınan Thomas edison‘u verebiliriz.Kendisine çocukken öğretmeni annesine vermesi için bir kağıt verir.Annesi kağıdı gözyaşları içinde oğluna sesli olarak okur “Oğlunuz bir dahi. Bu okul onun için çok küçük ve onu eğitecek yeterlilikte öğretmenimiz yok. Lütfen onu kendiniz eğitin.”Uzun yıllar sonra Edison’ın annesi vefat ettikten ve kendisi yüzyılın dahileri olarak ün saldıktan sonra evde üzerinde “Oğlunuz akıl hastası bir çocuktur. Artık kendisinin okulumuza gelmesine izin vermiyoruz…” yazılı bir kağıt parçası bulur.Edison bunun üzerine günlüğüne “Thomas Alva Edison, kahraman bir anne tarafından, yüzyılın dahisi haline getirilmiş,akıl hastası bir çocuktur” yazar(“Thomas Edison ve Kahraman Annesi”).Bu hikayeden de görüldüğü üzere sistem çocukları yanlış yönlendirebiliyor ama aile bilinçli bir şekilde hareket ederse çocuğun kendini gerçekleştirmesine yardımcı olabilir.

“Kendini gerçekleştirme” kavramı ilk olarak 1943 yılında Maslow’un ihtiyaçlar hiyerarşisinde görülmüştür.Bu ihtiyaçların önem sırasına göre yazıldığı bir piramitdirir.Piramidin en alt basamağında(en önemli) fiziksel ihtiyaçlar,bir sonraki basamağında güvenlik ihtiyacı,üçüncü basamağıda ait olma ve sevgi ihtiyacı,dördüncü basamağında değer ihtiyacı ve beşinci yani son basamağında (en önemsiz) kendini gerçekleştirme ihtiyacı yer alır(“Maslow’un İhtiyaçlar Hiyerarşisi”).Fakat sosyal psikologlar gençlerin içinde bulundukları durum ve motivasyonlara baktıklarında kendini gerçekleştirme ilkesini gittikçe daha önemli basamaklara almaktadırlar.”Kendini gerçekleştirmek,her bireyin var olan ,doğarken getirdiği biricik potansiyelini,zekasını ve yeteneğini gerçekleştirmesidir.”(Yıldırım) Dolayısıyla herkesin kendine özgü en az bir baskın yetenekle doğduğu ve o yeteneğin potansiyel üzerinden desteklenirse bireylerin kendini gerçekleşleştirmesinin ve fark yaratmasının kolaylaşacağı biliniyor.Ancak kendini gerçekleştirme, sistem ve aile değerlerinin gölgesi altında ezilebiliyor.Her çocuk ,her genç yetenekli fakat sistemdeki ve dolayısıyla ailedeki başarılı,başarısız ayrımı ve rekabet ortamı onları psikolojik olarak iyi etkilemiyor.Rekabet ortamı çocuk ve gençlerin süreçten çok sonuca odaklanıp,sonuca ulaşırlarken ki dönemde psikolojik olarak negatif etkilenmelerine ve kendi yeteneklerini bulmak yerine başkalarının etkileri altında kalarak başarılı olma ihtimallerinin daha az olduğu alanlarda gereksiz bir çaba sarf etmelerine neden oluyor.Bu durumda dikkat edilmesi gereken şey, sistem ve aile değerlerine uyum sağlarken aynı zamanda gencin doğustan gelen yeteneğini keşfedip onun çevçesinde kendini gerçekleştirmesi için yol açmaktır.

Aile gencin yolunu açtıktan sonra, gencin yapması gereken yatkın olduğu alanda zora ve zahmete katlanlaması,hedefler koyması,kendine karşı pozitif bir tutum sergilemesi ve her zaman hayalinin peşinden koşmasıdır.Potansiyeli ve yeteneği olduğu alanda başarılı olması için karşısına çıkan engelleri aşmaya çalışması ve rahatlık alanından çıkması gerekmedir. Kişi rahatlık alanından çıkmadığı sürece başarıyı yakalayamaz,hayatında yetenekli olduğu alanla ilgili kendini daha önce zorladığından daha çok zorlamaz ve yaptıklarından daha farklı şeyler yapmayı denemez ise bir fark yaratamaz yani gelişemez;(“Hayalini Yorganına Göre Uzat”). Rahatlık alanından çıkan bir kişinin kendini motive etmesi için her zaman uzun süreli büyük bir hedefi ve kısa süreli küçük hedefleri olması gerekir.Uzun süreli hedef, kişinin ulaşmak istedi son nokta yani varış noktasıdır.Kısa süreli hedefler ise kişinin büyük hedefe ulaşmasınıı kolaylaştıracak ve kişiyi o yolculukta motive edecek ulaşılabilir, küçük hedeflerdir(Maxwell 83).Konulan hedefleri gerçekleştirmek kişiyi motive edecektir fakat her hedef ilk denemede gerçekleştirilemeyebilir,konulan hedef gerçekleştirilemediğinde kişinin vazgeçmeyip bir daha denemesi ve kendine her zaman pozitif yaklaşması gerekmektedir çünkü kişi ne kadar pozitif olursa gelişimi ve hedefleri aşımı da bir o kadar hızlı olacaktır.

Sonuç olarak toplum ve ailede çocukluktan itibaren entegre edilen başarı kavramı insanların potansiyelini ortaya çıkarmasını engelleyebiliyor fakat aileler bilinçli bir şekilde yaklaşırlarsa,çocuklarının kendilerini gerçekleştirmelerine yardımcı olabilirler ve bu şansı yakalayan çocukların başarılı olabilmeleri için konfor alanından çıkmaları,kendi hedeflerini koymaları , pozitif olmaları ve hayallerinin peşinden koşmaları gerekir.

Zeynep TAYLAR

Kaynakça

“SOSYOKÜLTÜREL – SOSYOEKONOMİK ÇEVRE.” ​SOSYOKÜLTÜREL – SOSYOEKONOMİK ÇEVRE » HALK SAĞLIĞINDA GÜNDEM,​hasuder.org.tr/hsg/?p=1127.

Ünal, Ali, and Deniz Gülmez. “Motivasyon Kuramları Ve Uygulamalar.” ​Örgütsel Davranış Ve Yönetimi,​2017, pp. 89–,

Evrim Ağacı. (2019). ​Maslow’un İhtiyaçlar Hiyerarşisi – Evrim Ağacı.​[online] Available at: https://www.google.com.tr/amp/s/evrimagaci.org/maslowun-ihtiyaclar-hiyerarsisi-1644/amp [Accessed 19 Feb. 2019].

Yıldırım,Hülya.Kişisel Görüşme,28.012019

Maxwell ,C. John.Başarı İçin Yol Haritanız.İstanbul:Kreatif Yayıncılık,2014

Leave a Comment

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir