Anne veya baba olmak hayattaki en güçlü hislerin başında geliyor. Toplum da çiftlerden hızlıca bu yola girmesini bekliyor. Ancak artık birçok çift baskıları kırıyor, bunu bir zorunluluk olarak görmüyor, farklı nedenlerle çocuk sahibi olmamayı tercih ediyor.
Ebeveyn olmak çok eşsiz bir duygudur, buna şüphe yok! Ama herkes bu arzuyu taşımak zorunda değil elbette. Sorumluluk almak istemeyen de var, özgürce hayatını yaşamayı tercih eden de, ‘Yeğenlerim bana yetiyor’ diyen de, kariyerini seçen de, ‘bu dünyaya çocuk getirmenin’ çocuğa haksızlık olacağını düşünen de.
Peki yıllar geçtikten sonra bu karar tekrar gözden geçiriliyor mu? Pek üzerinde konuşulmayan bir konuyu muhattaplarıyla konuştuk.
ONLAR BANA ACIYOR BEN ONLARA
Esra A. (50)
Ben şu anda tam 50 yaşındayım. İlk gençlik yıllarımdan beri özgürlüğüme çok düşkünüm ve evlenenlere hep içten içe acıdım. Tabii çok iyi biliyorum ki etrafımdakiler de bana “Bir türlü evlenip çoluk çocuğa karışamadı” diye acıyor.
Bugüne kadar çok ciddi ilişkilerim oldu, uzun yıllar biriyle birlikte yaşadım ama asla evlenmeyi düşünmedim. Çocuk sahibi olmak istemediğim için evliliği de gereksiz görüyordum
Genelde birlikte olduğum insanlar da benimle aynı kafada olduğum için hiç sorun yaşamadım. Şimdi geçmişe dönüp baktığımda evlenmediğim ve çocuk sahibi olmadığım için hiçbir pişmanlık duymadığımı çok net söyleyebilirim.
Şu anda hayatımda biri var, yaşı benden daha küçük ve benim artık çocuk sahibi olamayacağımı biliyor, böyle bir isteği olmadığı için gayet mutlu bir şekilde ilişkimizi devam ettiriyoruz. Arkadaşlarımın çoğu çocuk sahibi ve bir araya geldiğimizde “Keşke senin de bir tane olsaydı” muhabbeti illa ki dönüyor. Bir çocuğum olmadığı ve annelik duygusunu tatmadığım için üzülüyorlar. Ben de yıllardır mutsuz bir evliliği çocukları için yürütmeye çalışan, eşleri ile aralarında en ufak bir sevgi kırıntısı kalmayan, çocuklarından başka bir amacı olmayan arkadaşlarım için üzülüyorum ama bunu açık açık dile getiremiyorum.
DOKTOR ARTIK ÇOCUĞUN OLMAZ DEYİNCE KAFAMA DANK ETTİ
Selda K. (47)
Ben çocukları çok seviyorum ama hiçbir zaman çocuk sahibi olmak istemedim. Nedenini bilmiyorum ama bana anne olma isteği hiç gelmedi. Çocukları çok severim, hatta bayılırım ama bugüne kadar benim bir çocuğum olsun istemedim.
Yaşadığım ilişkilerde geleceğe dair planlar yapılmaya başlayınca bende bir korku oluşuyor ve iş evlilik ve çocuk sahibi olmaya gelecek diye panik oluyorum. Ailem son birkaç yıla kadar evlenmem ve çocuk sahibi olmam için çok baskı yapıyordu ama artık onlar da vazgeçti. Çocukları çok seviyorum diye arkamdan “Aslında çok çocuk istiyor ama doğru kişiyi bulamadı” diyorlar. Belki de aşk için kendimce doğru kişiyi buldum ama çocuk sahibi olmak için doğru kişiyi bulamadım kim bilir belki de nedeni budur.
Şu anda 47 yaşındayım. Geçenlerde rutin jinekolojik muayene için gittiğimde doktor menopoz sürecinin başladığını söyledi. Bu saatten sonra zaten çocuğumun olmasını beklemiyordum ama bu gerçeği duymak beni biraz üzdü. Doktorum artık istesem de çocuk sahibi olamayacağımı söyleyince kafama dank etti.
Bazı günler nedensiz yere hiç dışarı çıkmak istemez, arkadaşlarımla buluşmaz ve tembellik yapardım. Pandemide yasaklar gelince deli gibi dışarı çıkmak istemiştim ve evde kaldığım günler için kendime çok kızmıştım. Menopoza girdiğimi duyunca da aynı öyle bir pişmanlık yaşadım ve kendime kızdım. Şu anda hayatımda kimse yok, bu yaştan sonra olur mu olmaz mı bilmiyorum. Ailem yanımda çok şükür ama sanki ileride çok yalnız kalacağım ve daha da pişman olacağım gibi geliyor.
PİŞMANLIK ÖNGÖREREK AKSİYON ALMAK BENCİLCE GELİYOR
Alper A. (45)
Bunalım ve kriz ortamı çocuk yapmama pişmanlığına sıra getirmedi. Muhtemelen insan yaşlandığında hem duygusal hem fiziki ona candan ve yasal destek olacak çocuklarının olmasını temenni ediyordur. Pişmanlık o zaman belki gelebilir. Bu pişmanlığı öngörerek içinde bulunduğumuz anı bambaşka bir düzleme çıkaracak olan “çocuk” sahibi olma aksiyonunu almak bana bencilce geliyor. Karı koca pişman değiliz, anı kaliteli yaşamaya çalışıyoruz.
ANNE OLMAK İSTEMİYORUM DİYE TERK EDİLDİM
Sibel C. (47)
Ben küçükken yaşıtlarım gibi perdeden gelinlik ve başıma duvak yapmadım. Büyüyüp genç kız olduğumda arkadaşlarım karnına yastık koyup hamileyken nasıl görüneceğiz diye aynada kendilerine bakardı, ben ise onların bu haline gülerdim. Hiç böyle bir isteğim, hayalim olmadı. Olgun bir kadın olduğumda da bana o anne olma isteği gelmedi bir türlü. Anneliğin nasıl bir his olduğunu bilmiyorum, arkadaşlarım eşsiz bir duygu olduğunu, böyle bir duygunun başka hiçbir şey ile yaşanmadığını söylüyor. Eminim öyledir ama bunu yaşamak istemeyen için bir şey ifade etmiyor ve buna saygı duyulmasını istiyorum.
Ben çok ciddi bir ilişkimi sırf bu nedenle noktalamak zorunda kaldım. O evlenip çocuk sahibi olmak istedi ben ise en baştan beri çocuk istemediğimi söylüyordum. Bunu ilişki yaşamaya başladığımız ilk günden itibaren biliyordu, gayet açık bir şekilde konuşmuştuk.
Zamanla bana daha çok bağlandığını evlenmek istediğini ve benden bir kızının olmasını çok istediğini söyledi. Ben o zaman 33 yaşındaydım, yani hâlâ çocuğum olabilirdi ama çok net bir şekilde bu isteğini reddettim çünkü düşüncem değişmemişti.
Onu çok seviyordum ama çocuk istemiyordum. Bana kendisini sevmediğimi, sevsem benim de bunu istemem gerektiğini söyledi. Bir süre daha ilişkimiz devam etti ama her seferinde konu aynı yere geliyordu. Hep bir ikna etme çabası içindeydi, sürekli evli ve çocuklu arkadaşlarımızı ziyaret etmek istiyor, beni çocuk fikrine ısındırmaya çalışıyordu. Bir gün karşıma geçti ve dedi ki “Ben artık çocuk istiyorum ve bunun için beklemek istemiyorum.””O zaman ben gelecekteki çocuğunla ve senin arandan çekileyim” dedim ve ilişkimizi tek celsede sonlardırdık. Resmen anne olmak istemediğim için terkedilmiştim.
Bir yandan ona hak vermeye çalışıyordum çünkü bu isteğini benimle gerçekleştiremiyordu, bir yandan da kendimi değersiz hissettim. Demek ki beni değil çocuk sahibi olmayı daha çok istiyormuş ve beni çocuğu olsun diye gözden çıkarabildi diye günlerce üzüldüm. Ama verdiğim karardan bir saniye bile pişmanlık duymadım.
Aradan 14 yıl geçti bugün olsa yine aynı şeyi söylerdim, bugün çocuğumun olacağını bilsem yine ANNE OLMAK istemiyorum derim hem de gönül rahatlığı ile…
Not: Malum şahıs evlendi, çocuğunu yaptı ama evliliğini sürdüremedi.
KARARIM İÇİN HER GÜN KENDİMİ TEBRİK EDİYORUM
İlknur K. (46)
Çocuk sahibi olmayı hiç düşünmedim. Bu eşimle ortaklaşa aldığımız bir karar. Arkadaş çevremin, 30’lu yaşlarda çocuk sahibi olmak için yanıp tutuşacağıma dair öngörüleri beni hep gülümsetti, böyle bir şey asla olmadı. Öngörüsü zayıf sosyal çevremin bu defa “40 yaşından sonra çok pişman olacağımı” söylemesi bu kararımda değişik yaratmadı. Çevre baskısının son aşaması ve aslına bakarsanız en çok can sıkanı “Yaşlandığında sana kim bakacak?” oldu. Bu vesileyle bazı insanların çocuklarını geleceğe yönelik bir yatırım aracı olarak gördüğünü anlamış oldum, ki bu sahiden çok üzücü. Eşim ve ben bu konuda herhangi bir korku yaşamıyoruz.
Ha, bir de şey var: “Sizden çok iyi ana-baba olurdu.” Henüz balayındayken bana “çocuk yapmayın” diyen aile dostumuzu hep gülümseyerek anıyorum. Çocuk sahibi olmayı seçmedim, bu bilinçli bir tercihti ve bu kararı verdiğim için hemen her gün kendimi tebrik ediyorum.
TEHLİKELİ SPORLAR YAPIYORUZ, ÇOCUK BİZE AYAK BAĞI OLUR
Yeşim Ş. (45)
Eşimle tam 23 yıl önce evlendik ve bu kararı alırken ikimizin aklında da asla çocuk düşüncesi olmadı. Çünkü ikimiz de uzun yıllar boyunca kurumsal şirketlerde sadece birkaç hafta izin yaparak hatta onları da zar zor yaparak hayallerimizi gerçekleştirmeye çalıştık. Ne yazık ki hepsini bu şekilde çalışarak gerçekleştirmemiz mümkün değildi ve sonunda ikimizde işten ayrılıp kendi işimizin sahibi olduk. Bu sayede daha çok vakit bize kaldı. İkimizin de en büyük tutkusu ekstrem sporlar. Mesela düzenli olarak köpek balıkları ile dalış yapıyoruz ve biraz ürkütücü ama hayatlarımız pamuk ipliğine bağlı. Tehlikeli sporlarla uğraştığımız için çocuk bize göre değil, hem buna zamanımız kalmaz hem de çocuk olunca bize bir şey olursa ona ne olacak korkusu yaşarız. Yani çocuk bize ayak bağı olur.
Eşimle en büyük hayallerimizden biri de bisiklet ile Türkiye turu. Bunu da gerçekleştirmeye bir dahaki yaz başlamayı düşünüyoruz. Hâlâ yapmamız gereken bu kadar çok şey varken bırakın çocuğu hayvan sahiplenmeyi düşünmemiz bile imkânsız.
ŞİMDİKİ AKLIM OLSA ANNE OLURDUM, ÇOK PİŞMANIM
Filiz T. (49)
Ben de yıllarca “Çocuk istemiyorum, özgürlüğümü kısıtlamak istemiyorum, arkadaşlarımın çocukları ve yeğenlerimin sevgisi bana yetiyor” diyordum ve anneliğe kendimi yakın hissetmiyordum. Çok yakın zamana kadar da aynı düşüncedeydim.
Bir kere evlendim. Evliliğimiz boyunca çocuk meselesini hiç konuşmadık ve iki yıl sonra ayrıldım. Tabii ki daha çok gençtim ve hayatıma başka birileri girdi. Annem sürekli evlen ve çocuk yap bir an önce baskısı yapıyordu ama hiç o taraklarda bezim yoktu.
O zamanlar hayatımda hep birileri olacak diye düşünüyordum ama 3 yıldır yalnızım. Bu süre zarfında keşke bir çocuğum olsaydı diye düşünmeye başladım. Evliliğim yürümese bile koşulsuz sevdiğim biri olacaktı hayatımda. Yanımda olmasa bile varlığı mutlu etmeye yetecekti beni. Şimdi hayatımda ne çocuk yapacak partnerim var ne de bunun için yeterli yumurtam.
Yaşım 50’ye dayandı, hiç bu kararımı sorgulayacağımı düşünmezdim ama son birkaç yıldır sürekli aynı şeyi düşünüp pişman oluyorum. Annem yıllarca “İleride çok pişman olursun vakti geçmeden al kucağına bebeğini” der dururdu, dediği sonunda oldu. Gerçekten şu anda bu konuda pişmanlık duyuyorum ama bunu hiç kimseye itiraf edemiyorum.
EN İYİ ÇOCUK ARKADAŞININ ÇOCUĞU
Gamze R. (45)
Hayatımın hiçbir döneminde çocuk hayali kurmadım. Her zaman dualarımın sonu hep “Allah’ım lütfen çocuk istemeyen biri ile karşılaştır beni, birbirimizi çok sevelim, gerçek bir aşk olsun ama çocuk istemesin” diye biterdi, öyle de oldu.
7 yıllık evliliğimizde bir kere bile “Acaba çocuk yapsak mı? Ya da neden çocuk yapmadık?” demedik. Çevremde arkadaşlarım “Sen sorumluluktan, işten kaçıyorsun” diyor fakat gerçekten bununla bir ilgisi yok. En iyi çocuk arkadaşının çocuğu… Sev, oynat, yemek yedir, alışveriş yap, gezdir ve annesine geri ver.
Herkes anne veya baba olmak zorunda değil, bu konuda çok netim. Hatta bazen düşünüyorum da çocuk doğurmadan önce anne babaların bir sınavdan bile geçmesi gerekiyor. Ben neden bu kadar katı bir şekilde istemiyorum onu da bilmiyorum. Sosyal medyada bebek videolarına denk gelip izlediğimde bile içimde en ufak bir kıpırtı bile olmuyor. Türkiye bu düşünceye alışsa ve artık bizi ve bizim gibi çocuk istemeyenleri rahat bıraksa çok sevineceğim. Ben çocukları karnımda değil sevgimle büyütüyorum.
‘EVLEN VE EVLİLİĞİNİ ÇOCUKLA TAÇLANDIR’ BASKISINI REDDEDİYORUM
Ceyda A. (48)
Minnacık ve büyük bir sorumluluk. Çocuk Sahibi Olmak bana sanki uçurumun kenarında bir şatoda yaşarken, içeriden kapıyı kilitleyip anahtarı şatonun camından uçuruma atmak gibi geliyor.
O insan yavrusu doğduktan sonra bir daha hiçbir şey eskisi gibi olmuyor buna gerek var mı üç günlük dünyada. Yani insanların “hayatın düzeni” dediği evlen ve çocukla evliliğini taçlandır baskısını reddediyorum. Eşim birkaç kere “Acaba yapsak mı ileride pişman olur muyuz?” dedi birkaç kere ama inanın misler gibi hayatımızı yaşadık ve şükürler olsun yaşamaya devam ediyoruz.
Ebeveynlik süreci her ne kadar anne baba olmaya yönelik yoğun bir istek ve aşkla gerçekleştirilen bir eylem gibi görünse de toplumun, ailelerin beklentilerini karşılama, soyunu devam ettirme, sosyal hayata uyum sağlama ve hayatını yalnız sürdürme düşüncesi ile başa çıkabilmek adına çoğalarak güçlenme motivasyonlarını da içerisinde barındırır.Psikoterapist-Aile ve Çift Terapisti Serap Melek Kılıç
Psikoterapist-Aile ve Çift Terapisti Serap Melek Kılıç, bireysel yaşamından yeterince memnun olan bazı kişilerin bir birey olarak kariyerine, Yaşam hedeflerine ve kişisel beklentilerine kıyasla çocuk sahibi olma düşüncesinin herhangi bir bireye oranla daha az çekici gelebileceğini saöyledi.
Kılıç, böyle bir durumda verilecek en sağlıklı kararın şu soruya cevap vermek olduğunu söyledi:
“Toplumun benden istedikleri doğrultusunda kendimi hazır hissetmediğim bir ebeveynlik sürecine zorla girecek miyim yoksa sadece kendi duygu, düşünce ve beklentilerimi odağıma koyarak hazır hissetmediğim bir sürece zorla dahil olmamak konusunda cesur mu davranacağım?”
Kılıç, anne olmayı tercih etmeyen kadınların yaşadıkları çatışma ve aldıkları kararın genellikle bu süreçten geçerek sonuca bağlandığını, kişinin annelik ile kendisine farklı bir değer katabileceğini düşünmüyorsa anne olmayı tercih etmeyip yoluna bu şekilde devam etmeyi seçebileceğini ifade etti.
Böyle bir kararı alan kişiye nasıl davranılması gerektiğini sorduğumuz Kılıç, kendisi ile ilgili bu denli zor ve karmaşık bir yolda yürüyüp hayati bir karar almış kişiye, bu kararının doğru ya da yanlışlığı konusunda baskı yapmamanın, kararını sorgulamamanın, bu kararla alakalı pişmanlık duyacağı duygusal konuşmalar yapmamanın olgun bir davranış olacağını belirtti.
Böyle bir yola girmiş kişiye verdiği kararla alakalı pişmanlık yaşatmanın, onu incitmekten öteye gitmeyeceğinin altını çizen Kılıç, “Sizden bu konuda fikir veya destek talep edilmedikçe hiç kimseye bu kararı ile ilgili kendisini sorgulayacak, suçlayacak geri bildirimlerde bulunmayın.” tavsiyesinde bulundu.