Bazı insanlarda tatil ve hafta sonu dönüşü işi bırakma veya aksatma gibi durumlarla karşılaşıldığını belirten uzmanlar, rutin işlerine daha çabuk dönen kişilerin tatil sonrası sendromunu daha kolay atlattığını kaydetti.
İstanbul Medipol Üniversitesi Psikoloji Bölüm Başkanı Prof. Dr. Malkoç, tatil sonrası sendromunun, depresyon adı altında ele alınacak kavramlardan biri olduğunu söyledi.
Bunun yaşanılan duygusal, düşünsel ve davranışsal bir değişim olarak tanımlayan Malkoç, kişilerin gündelik yaşamlarında belirli bir rutini takip ettiklerini, tatil sürecinde ise bu sorumlulukların geride bırakıldığını ifade etti.
Malkoç, iş hayatına dönüşte yaşanan sendromları kaygı, endişe, sinirlilik, gerginlik, uykusuzluk, adapte olamama ve odaklanamama gibi çeşitli davranışsal ve duygusal sorunlar olarak nitelendirdi.
İlk birkaç gün olumsuz duyguların yaşanmasının son derece olağan bulduğunu ifade eden Malkoç, şöyle konuştu:
Yani ‘Ben niye gerginim, niye uyku uyuyamıyorum?’ gibi bir dert içine girdiği zaman kişi, bundan kaygılanmaması gerekir. Sonuçta bir rutinden çıktınız, başka bir rutine girdiniz. Şimdi o rutinden çıkıp yine eski rutininize dönmeniz için bir adaptasyon gerekir. Birkaç gün ya da en fazla bir hafta içinde bu belirtiler ortaya çıkar ama rutininizde geri döndükten sonra da o belirtiler ortadan kaybolur.
Malkoç, belirtilerin kaybolmaması durumunda orada sorun başlayacağını, gitgide duygusal ve davranışsal problemlerin artacağını dile getirdi.
Kişinin kendisini biraz daha izole etmeye çalıştığı takdirde sosyal desteğin de azalmaya başladığına dikkati çeken Malkoç, “Etraftan desteğinizi, ilişkilerinizi kestiğiniz zaman biraz daha içe dönmeye başlarsınız ki orada artık hem düşünsel olarak hem de duygu durumu olarak bir problemin, bir dönemin içine doğru girersiniz. İşte orada artık problem başlamış olur” ifadelerini kullandı.
Sendromu aşmak için amacın rutinleri yakalamak olduğunu vurgulayan Malkoç, şöyle devam etti:
“Rutinleri yakalamak için de bizim birtakım araçlara ihtiyacımız olur. En çok önerdiğim şeylerden bir tanesi hangi sebeple olursa olsun kendinizi dışarıya atmanız, egzersiz yapmanız. Çünkü egzersiz yaptığınızda vücudunuzda salgılanan birçok hormon var. Bu hormonlar sizin iyi oluşunuzu etkileyen, destekleyen bir şeydir. Dolayısıyla da birinci önereceğim şey egzersiz yapmak. İkinci önereceğim şey duygularını başkalarıyla paylaşmak, konuşmak, iletişimde olmak dolayısıyla sosyal destek almak. Sorun var diye kendinizi izole edip bir odaya kapatırsanız bu sizin olumsuz düşüncelerinizi daha fazla konuşmanıza sebep olur. Halbuki başkalarıyla duygularınızı paylaşmak bu yaşadığınız duyguların bir anlamda normalize edilmesini de sağlar.”
Tatilin son günü dönülmemesi tavsiyesinde bulunan Malkoç, şunları söyledi:
“Türkiye’deki bütün yaz tatillerde en çok karşılaştığımız olay nedir? Trafik dönüş yolunda felç olur. Halbuki son gün dönmenizin bir anlamı yoktur. Bir gün önce dönün, kendinize zaman ayırın, planlarınızı yapın. Tatilden döndüğünüzde işte örneğin çamaşır yıkamak, ev temizliği yapmak bunlar sizin rutinlerinize geri dönmenizi sağlar. Fakat son dakikada geldiğinizde zaten bir de onun yorgunluğunu eklerseniz. ‘Aman neymiş bu’ falan demeye, birazcık öfkelenmeye başlarsınız. O da sizin rutininize dönmenizi engelleyecektir.”
Tatil dönüşü yaşanan yarım kalmışlık hissine değinen Malkoç, her zaman daha fazla tatil yapma arzusunun herkeste mevcut olduğunu belirtti.
Bu arzunun kişinin kendi içinde normalize edilmesi gerektiğini aktaran Malkoç, “Çünkü günün sonunda sizin hayatınızı idame ettirdiğiniz bir başka düzen var. Onun sarsılmaması lazım, o rutinin bozulmaması lazım. Tatili çok fazla uzattığınızda bu sefer bu taraftaki adaptasyonu da güçleştirmiş olursunuz. Onun için derler ya her şeyi tadında bırakmak lazım. Bu da tadında bırakılacak mevzu” dedi.
Malkoç, tatilin sadece boş vakit geçirilen bir süre olarak görülmemesini, içeriğin doğa veya kültür üzerine zenginleştirilip çeşitlendirilmesi gerektiğini söyledi.
Yaşanan veya yaşanacak sorunlara karşı iş yerlerinde örgüt ve endüstri psikolojisi üzerine birimler kurulabileceğini anlatan Malkoç, “O birimler, bu sorunların daha yumuşak bir şekilde geçilmesini sağlıyor ya da varsa böyle bir sorun o soruna müdahale edilerek kişinin performansı, verimliliği değerlendiriliyor. Çünkü günün sonunda -bunu işveren adına söylüyorum- siz çalışanınızın verimliliğini, performansını önemsersiniz. Eğer çalışanınız mutluysa, verimlilik ve performans artıyor. Böyle bir ilişki var. O yüzden de çalışanın psikolojik sağlığını, fiziksel iyi oluşunu önemsemeniz lazım” diye konuştu.
Marmara Üniversitesi Psikoloji Bölümü Başkanı Prof. Dr. Mustafa Bilici, tatil sonrası sendromunu “entelektüel bir gayret” olarak nitelendirerek, insanların psikolojileri değiştiğinde buna bir isim koyma isteği geliştirdiğini kaydetti.
Bilici, normale dönüşte bazı problemlerin yaşanabileceğini belirtti.
Bu konsantrasyon ve adaptasyon zayıflığının tatille değişen uyku ve beslenme düzeniyle ilişkili olabileceğini aktaran Bilici, bu noktada çalışanlara dikkatli olmalarını tavsiye etti.
Görülen davranışsal değişikliklerin tatil sonrası sendromundan ziyade başka sorunların habercisi olabileceğine dikkati çeken Bilici, şöyle devam etti:
“Bazı insanlarda tatil dönüşü işi bırakma, işi tavsatma, işe gelmeme gibi durumlar söz konusu oluyorsa onlar tatille açığa çıkan bir problemi yaşıyorlar. Tatilden kaynaklanmıyor, tatil sadece onu tetiklemiştir. Zaten işini sevmiyordu, tatilde biraz daha bu konuda düşündü, biraz daha kafa yordu. Sonra gelip işe başlayınca ‘Tam da düşündüğüm gibi, değişen bir şey yok eski tas eski hamam. Ben artık çalışmayacağım, bu işi yapmayacağım.’ filan gibi insanlar hissedebilir. Öyle olunca da onların temelinde bir problem olduğunu anlıyorum. Yaptıkları işle, o işi benimsemeyle ilgili problemleri var, o problem açığa çıkmış oluyor. Yoksa sağlıklı insanlarda böyle bir problem oluşmuyor, oluşmaz da. 1-2 gün biraz böyle yavaş gider, ondan sonra çarşamba günü zaten rutine döner. Düzelmiyorsa, bu devam ediyorsa, uyarı alıyorsa ‘Bu insanların uyum bozukluğu problemi var mı?’ diye araştırmak gerekebilir.”
Bilici, tatil dönüşünde yaşanan psikolojik değişimleri kişinin kendi zihninde şekillendirebileceğini anlattı.
Kişilerin “Tatil bitti, şimdi işimiz başlıyor” demesi gerektiğini vurgulayan Bilici, “Tatilin hoş, zevkli kısımları farklıdır, işin getirdiği keyifli ve hoş kısımlar farklıdır. Biraz daha işinin zevkli kısımlarına odaklanarak o durumu halledebilir. Aslında kendi zihninde halledebileceği bir şey bu. Biraz işinin güzel, doyurucu ve zevkli yanlarına odaklanması, motive olması lazım. Bu şekilde bu uyum sıkıntısı 1-2 güne biter zaten” ifadelerini kullandı.