Sonbahar demek; defter, kitap, forma, çanta, kalem, kitap bitip tükenmeyen okul ihtiyaçları demek. Okulların açılması anne-baba açısından ne kadar heyecan verici olsa da çocuklar için de büyük önem taşıyor.
Daha önce anaokuluna giden ve okulu seven çocuklar büyüklerin okuluna gideceğim diye heyecan duyarken; anaokulunda tatsız günler geçiren çocuklar okula gitmek istemeyebilir. Anaokuluna hiç gitmemiş çocuk için ise çevrenin yorumları (olumlu veya olumsuz) etkilidir. Bu nedenle anne babanın, yakın çevrenin okulla ilgili yorumlarına dikkatli olmalı. “Artık sen büyüdün, çocuk değilsin, ders çalışacaksın, öğretmenin sözünü dinleyeceksin, artık oyun, tv, pc..vb. yok” gibi sözlerle okulun başlamasıyla sorumlulukların artacağı, sıkıcı bir hayatın başlayacağı mesajları çocukta okul fobisine neden olur. Çocuk okula zorunlu olduğu için değil, istediği için gitmesi için ortam hazırlanmalı.
Diğer hatalı tutum ise anne babanın, çevrenin birden bire çocuk hakkındaki beklentilerin arttırmasıdır. Çocuk henüz üç ay gibi kısa bir süre önce anaokulunda oyuncaklarıyla oynarken, üç ay sonra artık “oyun çocuğu” olmaktan çıkıyor ve bir yetişkin gibi davranması bekleniyor. Sorumlulukları arttırılıyor, ders çalış gibi emirler; tv yok gibi yasaklar artıyor ve eğlenceli etkinliklere kısıtlama getiriliyor. Oysa çocuk hala oyun çocuğu ve oyun oynamaya, eğlenceli vakit geçirmeye ihtiyacı var. Bu nedenle anne babalar çocuklarının okul dışında eğlenceli vakit geçirmesine fırsat vermeli ve ev ödevleri yapmaları için baskı uygulamamalıdır.
Anne babanın yaptığı başka bir hata ise “okuma-yazma öğren” baskısı ve çocuğu arkadaşlarıyla karşılaştırması. Sevgili anne babalar çocuğunuzun kendini hazır hissettiğinde okuma-yazmayı öğrenecektir. Bunun için ne siz strese girin, ne de çocuğunuzu bu strese sokup okuldan soğumasına neden olun. Ben ilkokul 2. sınıfın 2. dönemi okuma-yazmayı öğrenmiştim ama ilk sene ilk dönem okuma-yazmayı öğrenen arkadaşlarım liseyi bile okumadı. Çocuğunuzun zekâsını ve akademik başarısını okuma-yazmayı öğrenme hızıyla ölçmeyin, arkadaşlarıyla karşılaştırmayın ve çocuklarınızın çocukluğunu doya doya yaşamasına izin verin.
Hayat hızla akıp giderken geriye sadece yaşadıklarımızdan edindiğimiz tecrübeler kalıyor. Yaşadığımız hiçbir anı geriye getiremeyeceğimiz için her anın kıymetini bilmek gerekli. Saçları melikli minik yavrunuzu okula gönderirken gülümsemeyi, okul forması ile ne kadar da büyümüş olduğunu fark ettiğiniz haylaz oğlunuzu koklamayı unutmayın.