Hiperaktifler bir saniye bile odaklayamaz kendini o işe devamlı, sabit bir şeye odaklaması lazım çünkü hiperaktifler harerket halinde olan şeyleri takip etmekte yeteneklidir. Hareketsiz şeylere, duran bir yazıyı takip etmek değil.
Böyle bir çocukta eğlenceli hale getirmek için annelerini yanına çağırır. Annesini bağıttırır, sinirlendirir, hiç umurunda olmaz o çocuğun. Çünkü o ders zevkli hale gelir, bağırılır, sinirlendirilir duygu devamlı dalgalı haldedir. Ama çocuk zamanla görür ki bu kötü hissiyata sebep olan şey önündeki şey, o nedir ders o zaman ders bu duyguları bu bağırtıları baskıları yansıtıyordur o yüzden bu yol yanlış bir yol.
Kesinlikle çocuğun yapması konusundaki yaptırıp, yapamadıklarını bağırmadan gösterebilmek, yaptıklarını da aferim deyip öpmek ve yapamadığında “yok bu olmamış bak böyle böyle yapacağız anlamadığın var mı? Var, bu. neyi anlamadın? Bunu anlamadım. Peki bir daha anlatıyorum. Anlamadığın var mı? Var.bu. Peki bir daha anlatıyorum. “ Bu iş sabır işi. Diyeceksiniz ki böyle ders çalıştıran anne baba var mı? Hepimiz yerine göre, size sadece doğruyu anlatmaya çalışıyorum. Ondan sonra o çocuğa “hadi git yap bir daha gel bakalım”. Denmeli. Çocuk her gidip ders yapma süreci onun hoşuna giden bir süreç değildir ve bir an önce bitsin ister. Bitmesi için tek bir şeyi örnek gösteriyorsunuz, “anlamadığını bana sor ben sana kızmadan öğreteceğim. Ama bu sürecin bitmesi için senin bunu doğru yapman ve bitirmiş olan lazım.”
Doğru şekilde yapabilmesi içinse iki üç kez gidip gelse de siz bağırmıyor ve devamlı anlatıyorsanız bu süreç bitsin diye bu sefer dersi anlamaya çalışacak. Anlamadığını sormaya çalışacak ve siz öğrettiğiniz de de bu süreç bitecek. Esasında süreç bittiği esnada da “aferin sana bak gördün mü, bravo hadi gel şimdi oyun oynayalım.”