Çocuklar dijital dünyada güvende mi?
Çağımız iletişim teknolojileri çağı. Sürekli ve hızlı bir şekilde gelişmekte olan bilgi ve iletişim teknolojileri aynı hızla hayatımızın her alanında ve her anında yer almakta. Bu gelişmeler beraberinde dijital kimlik, vatandaşlık ve yaşam da sunmaktadır. Akıllı cihazlar ve internetin yaygınlaşmasıyla çoğalan sosyal medya platformları da dijital hayata geçişi kolaylaştırmaktadır.
Ancak bu dijital yaşam birçok avantaj sunarken bazı belirsizlikler ve riskleri de içermektedir. Dolayısıyla dijital dünyada yaşamanın zorluklarıyla başa çıkabilmek ve bilinçli ve sorumlu bir dijital vatandaş olabilmek için bir takım teknik, zihinsel ve sosyal becerilere mutlaka sahip olmak gerekir. Dünya Ekonomi Forumu’na göre tüm 21. yüzyılda çocukların sahip olması gereken sekiz önemli dijital yaşam becerilerinden birisi Mahremiyet Yönetimidir!
Bireyler kendilerine ait bilgileri kendi istekleri doğrultusunda 1 ve 0’lardan oluşan dijital dünyada paylaşması sosyal medya araçları ile artmıştır. Marmara Ünversitesi’nden Öğretim Üyesi Doç. Dr. Asiye Yıldız, 2012 yılındaki araştırmasında, ‘’Dijital hayatın ilkelerini bilmemek ya da farkında olmamak, bireyleri çoğu zaman zor duruma düşürerek, gizlilik ve mahremiyet ihlallerine neden olmaktadır’’ der. Çocukların/ gençlerin, sorunlarını ya da sırlarını, bu ortamlarda sosyolojik ve psikolojik gereksinimlerinden dolayı kendisine yakın hissettiği kişi ya da gruplarla paylaşması aslında mahremiyetin ihlal edilmesidir.
Çocuklar paylaşımlarının doğuracağı sonuçları düşünmüyor Çocuklar dijital dünyada güvende mi? Bu konuyla ilgili İngiltere’nin Ulusal Suç Ajans’ına (National Crime Agency) bağlı Çocuk İstismarı ve Çevrimiçi Koruma Birimi (Child Exploitation and Online Protection Command) 2009 yılında Beck’nin Hikâyesi (Becky’s Story) adlı kısa film yayınladı. Filmde Becky adlı bir kız öğrencinin sosyal medyadaki davranışlarından bahsediliyor.
Becky’nin, gerçek hayatta yapmayacağı şeyleri (evimizin kapısını açık bırakmak, yaşadığımız yeri herkese söylemek, fotoğraf albümümüzü birilerine ödünç vermek gibi) sosyal medya paylaşımlarıyla nasıl da kolayca verebildiğini gösteriyor. Sonuçta, öğrencinin dijital hayatın ilkelerinin farkında olmadan paylaşım yaptığı ve bu paylaşımlarının doğuracağı sonuçları düşünmediği ortaya çıkıyor. Mahremiyetin boyutları toplumdan topluma ve devirden devire değişebilir. Bireylerin gerçek hayattaki mahrem algısı değişiklik gösterirken dijital hayattaki mahremiyet algısının da değişiklik göstermesi gayet normaldir. Kişilerin gerçek hayatta mahrem olarak gördükleri konuları, dijital ortamda hiç düşünmeden paylaşması mahremiyet ve dijital mahremiyetin boyutlarını etkilemektedir
M ve Z kuşakları için mahremiyet algısı değişiyor
Mahremiyet algısı var mı? 2014 yılında yapılan ITICAM’da (International Trends and Issues in Communication & amp; Media Conference) Araştırma Görevlileri Berk Çaycı ve Elif Karagülle bu konuyu kuşaklar arasında incelemişlerdir. Araştırmalarında X kuşağından Z kuşağına değişen bir mahremiyet algısı olup olmadığına bakmışlar ve Facebook merkezli olarak mahremiyet algısının yeni bir kültür anlayışına bağlı olarak gün geçtikçe değiştiğini, kişilerin kendilerini ifşa ettiklerini ancak bunun sosyal medya platformlarının gizlilik ihlalleri doğrultusunda yaşanan mahremiyet olarak herhangi bir problem oluşturmayacağını ifade etmişlerdir. Çünkü bireyler kendi istekleri doğrultusunda bilinçli ya da bilinçsiz olarak bilgi paylaşımı yapmaktadır diye eklerler.
Ancak S. B. Berkup ise doktora tezinde bu tür bilgi paylaşımlarının birer mahremiyet ihlali olduğunu belirtirken, M ve Z kuşakları için mahremiyet algısının oldukça farklı olacağını dile getirir. (M kuşağı 1995-2003 arası Z kuşağını da 2004 sonrası doğanlar olarak tanımlamıştır) Ebeveynler önce kendini denetlemeli Çocuklarımıza mahremiyet eğitimini nasıl vereceğiz? Dijital mahremiyet nasıl sağlanır? Öncelikle yapmanız gereken ilk konu güvenli internet kullanım paketi kullanmak olmalıdır. 18 yaş altındaki çocuklarınıza (Unesco’ya göre hatta 21 yaş altı) güvenli web kullanımı hakkında bilgi verilmesi, kendi özlük bilgilerinin, adresinin, fotoğraflarının bir başkasına (anne baba bilgisi haricinde) verilmesinin tehlikeli ve sakıncalı olduğu açık ve net anlatılmalıdır. Çocuğunuzun üye olduğu siteleri, sosyal medya hesaplarını ve oynadığı oyun sitelerini mutlaka denetleyin. Çocuğunuz eğer şifre koyuyorsa tarafınızdan da bu şifrenin bilinesi gerekliliğini sakin şekilde anlatın.
Ara ara girdiği siteleri ve sosyal medya hesaplarını denetleyin. Bunları yaparken amaç korumak ve kollamak onu açık-riskli tehlikelerden alıkoymaktır. Karşılaştığınız olası sıkıntılı durumlarda, sert ve katı tepkiler vererek cezalandırma yerine öğretici ve yol gösterici olmayı tercih edelim. Ayrıca çocuğunuzun okuldan eve geldiğinde yaptığı aktiviteleri renklendirerek ve çeşitlendirerek hayatına başka dallarda eklemenin bir ebeveynlik görevi olduğunu da unutmayalım. Çocuğunuzun ödev sonrasında yaptığı yalnızca aktivitenin internet olmamasına gayret edin. Daha çok konuşun, sohbet edin ve birlikte yapabileceğiniz yeni aktiviteler keşfedin. Tüm bunların öncesinde de kendimizin iyi bir rol model olup olmadığını düşünelim.