Menopoz dönemi, insanlarda hayat kalitesinin artmasıyla birlikte uzayan ömür sebebiyle artık hayatın oldukça uzun bir süre birlikte yaşanılması gereken gerçeklerinden bir tanesi.
Yüzyıllar önce henüz menopoz dönemini göremeden hayatını kaybeden kadınların aksine, günümüzde sıradan bir kadının hayatının üçte birlikte bir dönemini kapsamaktadır. Dolayısıyla menopoz süresince ve onun ardından sürdürülen hayatta menopozdan kaynaklanan sorun ve sıkıntıların tedavisi de büyük bir önem taşıyor. Bu noktada menopozda hormon tedavisi, en iddialı çözümlerden bir tanesini sunabiliyor.
Menopoz Belirtileri Nelerdir?
Menopoz döneminde her kadında büyük oranda görülen pek çok ortak belirti bulunmaktadır fakat bunların hepsinin birden aynı anda görünmeyebileceğini, bazı kadınlarda hiç bir belirti bile olmayabileceğini es geçmemek gerek.
Bu belirtiler arasında en yaygın ve dikkat çekici olanlar aşağıdaki şekilde sıralanıyorlar:
- Ateş basması ve kızarmalar, terlemeler
- Adet düzeninin bozulmaya başlaması
- Vajinada kuruluk
- Uyku kalitesinde bozulma
- Yakınlık bulunan ruhsal rahatsızlıkların ortaya çıkması
- Kalp damar rahatsızlıklarında artış
- Kemik erimesinin başlangıcı
Menopoza dair pek çok kulaktan kulağa yayılan belirti iddiası mevcut ancak tıp dünyasının genel anlamda kabul ettiği belirtiler yukarıdaki şekilde sıralanıyorlar ve bu nedenle uzmanlar tarafından onaylanmamış, hakkında araştırmalar yapılmamış belirtiler hususunda çok dikkatli olmak gerekiyor.
Menopozda Hormon Tedavisi
Menopozda hormon tedavisi yahut hormon replasman tedavisi olarak adlandırılan yöntem, menopozdan kaynaklanan hayat kalitesindeki düşme faktörlerinin en azından kısmen ortadan kaldırılmasını sağlayabiliyor ve böylece bu dönemin çok daha rahat bir şekilde atlatılması mümkün hale geliyor. Yapılan araştırmalar, hormon tedavileri neticesinde kadınlarda en az bir kaç rahatsız edici belirtinin ortadan kalktığını, böylece menopoz öncesinde olduğu gibi günlük hayatı daha rahat bir şekilde devam ettirmenin mümkün olduğunu gösteriyor.
Hormon tedavisi süresince, azalan östrojen hormonu salgısının kompanse edilmesi için vücuda östrojen desteği yapılmaktadır ancak östrojenin rahim kanseri riskini arttırması nedeniyle bu riski ortadan kaldırabilmek amacıyla progesteron hormonu da verilmektedir. Zira menopoz öncesi dönemde kadınlarda yumurtlama öncesinde östrojen vücuda hakimken, yumurtlamanın ardından progesteron hakimdir ve progesteronun kesilmesiyle birlikte adet için kasılmalar da başlar. Progesteronun yoksunluğu ve östrojenin devamlı olarak fazlalığı, maalesef rahim kanseri riskini ciddi anlamda arttırmaktadır.
Hormon tedavisinde izlenecek olan yöntemler değişiklik gösterebiliyorlar ve bunları kısaca bir listelersek;
- Östrojen ve progesteron haplarının ardı ardına verilmesi
- Östrojen ve progesteron haplarının birlikte verilmesi
- Östrojenin cilt bandı ile, progesteronun hap ile berilmesi
- Cilt altı implan uygulamaları
- Enjeksiyon iğnesi ile kas içine uygulamalar
- Vajinal uygulamalar (çok nadiren)
Hormon tedavisi süresince östrojen ve progesteron uygulamasının dışında herhangi bir destek mecburi değil ancak tedavinin etkinliğini arttıran bazı diğer uygulamalar da mevcut. Bunlar arasında kalsiyum verilmesi ile tedavi etkinliğinin arttırılması, 70 yaş üstü kişilerde D vitamini desteği ile güneş görmeyen yerlerde yaşayanlar için kış aylarında D vitamini desteği gibi uygulamalar bulunuyor. Hormon replasman tedavisinin etkinlik ve gücünü arttıran bu uygulamalar ile menopoz kaynaklı rahatsızlıkların üstesinden gelinmede daha yüksek başarı oranları yakalanıyor.
Tedavinin Amacı ve Uygulanabileceği Kişiler
Hormon replasman tedavisi, bilhassa kemik erimesi ve kalp-damar hastalıklarının önlenebilmesi amacıyla uygulansa da, tüm menopoz belirtilerini hafifletebildiği için genel anlamda hayat kalitesinde büyük bir artış sağlamaktadır.
Hormon alımı konusunda herhangi bir risk barındırmayan tüm kadınlarda uygulanabilen tedavi süreci, sadece menopozun başladığı zamanlarda değil, tüm bir menopoz sonrası ömürde uygulanıyor ve hayat kalitesini ciddi anlamda arttırıyor. Her ne kadar menopoz başlangıcıyla birlikte başlanması önerilse de, sonraki senelerde başlanması da tedavinin etkinliği için yeterli.