Efsane modacı Christian Dior’un dünyaca ünlü kadınlar için hazırladığı kıyafetler Paris’te sergilendi. 700 bin kişi sergiyi gezdi. Yine Paris’teki Louis Vuitton modaevinin sergisini ise 1.2 milyon kişi ziyaret etti. Moda sergileri rekor üstüne rekor kırıyor. Peki bu işin sırrı ne?
La Maison Dior’un yani Dior Modaevi’nin 1947 yılında Paris’te kurulmasının üzerinden tam 70 yıl geçti. Efsanevi tasarımcı Christian Dior’un dünyanın en ünlü kadınları için hazırladığı koleksiyonlar yıllar boyunca kendisinden sonra gelen tasarımcılara da ilham kaynağı oldu. Marilyn Monroe’nun, Elizabeth Taylor’ın, Monaco Prensesi Grace’in ve Marlene Dietrich’in siyah beyaz fotoğraflarında gördüğünüz büyüleyici tuvaletlerin neredeyse tamamı Dior’a ait. Düşünsenize hafızalarınıza kazınan bu siyah beyaz kıyafetleri bir de yakından görebildiğinizi… Renklerini, üzerlerindeki işlemeleri inceleyebildiğinizi… Paris’te kısa süre önce sona eren ve modaevinin 70’inci yaş gününü kutlamak için düzenlenen Christian Dior, couturier du reve isimli sergi tam da bu hayalleri hayata geçirmiş oldu. Ve serginin düzenlendiği Paris Güzel Sanatlar Müzesi, 112 yıllık tarihinin rekorunu kırdı. Bu sergi için müzeyi tam 700 bin kişi ziyaret etti. Müze müdürü David Cameo, “Müzenin tarihinde böyle bir şey yok. Tek bir sergiye böyle büyük bir ilgi… 2012 yılında Marc Jacobs’ın tasarımlarından oluşan özel bir sergi düzenlemiştik. Bu sergiye de yaklaşık 200 bin kişi ziyaretçi olarak gelmişti. Mart ayında da tasarımcı Martin Margiela’nın Hermes modaevindeki yıllarına atıfta bulunan bir sergi düzenleyeceğiz” diye dünya basınına açıklama yaptı. Yani müzenin arka arkaya modaevleri ve tasarımcılarla işbirliği içinde düzenlediği sergilerin çok başarılı geçtiğini ve yenilerini de düzenleyeceklerinin altını çizmiş oldu.
YENİ SERGİLER YOLDA
Öte yandan Paris tarihindeki en çok ilgi çeken sergi ise Louis Vuitton Foundation tarafından düzenlenen ve 1.2 milyon kişinin ziyaret ettiği Icons of Modern Art. Yani bir modaevinin işbirliğiyle düzenlenen bir sergi tüm zamanların rekorunu kırmış oldu. Sadece son dönemlere damga vuran bu iki sergi bile modanın sanat dünyası üzerindeki etkinliğini ortaya koyuyor. Ve tabii ki sayılar üzerinden tahmini olarak hesaplayabileceğiniz bilet satış rakamları ve elde edilen kazanç da nasıl bir dev ekonominin söz konusu olduğunun ispatı. Son beş yıldır modaevleri, tasarımcılar, stil ikonları, moda editörleri, moda fotoğrafçıları ve mücevher markaları arka arkaya düzenledikleri sergilerle hem müşteri ve olası müşterileriyle bir bağ kuruyor hem de bambaşka bir düzeyde gelir elde etmeyi başarıyor. Bu yıl dünyanın dört bir yanındaki moda merkezlerinde kaçırılmaması gereken en az 20 açıklanmış sergi olması da boşuna değil. Financial Times gazetesi bu durumu şu cümlelerle açıklıyor: “Geçmişe dönük bir arşive sahip olabilmek moda dünyası için hiç olmadığı kadar kıymetli. Kendi vintage parçalarından özel müzeler kurmaya başladılar. Bu sanat eserlerinin kaybolup gitmesine izin vermiyorlar. Geçmişi olan bir markadan daha kıymetli olan bir şey yok. Bunun altını çizecek sergiler modaevlerinin yeni güç gösterisi alanı. Moda haftasında belirli bir ücret karşılığında her tasarımcı koleksiyon sergileyebilir. Ancak tarihi 100 yıla yaklaşan bir modaevi olmak bambaşka bir güç. Bu güçle hem yeni nesilleri kendilerine hayran bırakmak, hem farklı bir alanda, sanat alanında güçlerini göstermek, hem de yeni bir yoldan gelir elde etme peşindeler…”