“ Aslında güzel bir gün geçiriyordum.  Kafama takılan herhangi bir problem yoktu. Alışveriş merkezinde, kızım için bir şeyler almıştım ve yakın bir arkadaşımla kahve içtikten sonra gezmeye atmaya devam ediyordum. Bir anda nasıl başladığını bilmediğim bir sıkıntı oturdu sanki içime ve nefes alamıyormuşum gibi hissettim. Sanki o an soluğum bana yetmiyor gibiydi. Kalbimin atışı dışardan duyulacak kadar sesli ve hızlıydı. Ellerim ve ayaklarım kaskatı kesildi, olduğum yerde kalakaldım donmuş gibi. O an kalp krizi geçirdim sanırım… Kenardaki duvara yaslandım, kalbimin hızlı atışı bir süre daha devam etti ve sonra yavaşlamaya başladı, daha rahat nefes almaya başladım. Aynı kalp krizi geçirmiş gibiydim. O günden sonra ne zaman bir alışveriş merkezine gitsem bu yaşadığım olay aklıma geliyor ve tekrar başıma gelir mi diye düşünüp zaman zaman endişeleniyorum…”


Panik atak yaşayan, bu ve bunun gibi pek çok danışan örneği; atak esnasında yaşanılanların ne kadar yoğun ve sarsıcı olduğunu bizlere anlatmaktadır.

Konuya giriş yaparken,  toplumda çok karıştırılan ya da çok az bilinen bir konuyla başlamakta fayda var diye düşünüyorum. Panik atakla panik bozukluk aynı şey değildir. Panik atak; bir takım bedensel belirtilerle birlikte nüks eden, kişinin bu belirtileri “ölüyorum, kalp krizi geçiriyorum, deliriyorum” şeklinde hatalı yorumlamasıyla bireye oldukça sıkıntı veren bir durumdur. Panik bozukluk tanısı ise;  panik atakların beklenmedik şekillerde yinelenmesi, günlük hayatımızı etkileyecek derecede panik atak geçirme korkusu hissetmek (beklenti aksiyetesi ) ve hayatımızı bunun üzerine kurmak (kaçınma ve güvenlik sağlayıcı davranışlar) demektir. Çevremizde panik atak yaşamış, ya da panik atağın her kriterini sağlamasa da panik atak benzeri bir süreç yaşamış kişiler olabilir. Siz de bu şekilde bir durumla karşı karşıya kalmış olabilirsiniz belki. Bir kez panik atak yaşamış olmak panik bozukluk tanısı almak demek değildir.

Panik Atak Nasıl gerçekleşir?

Beyin; herhangi bir tehlike algıladığında ya da bir tehlike ihtimali olduğunu varsaydığında, yaşam var olduğundan beri doğal bir tepki olan “kaçma-savaşma” tepkisini ortaya çıkarır. Beklenmedik bir anda ortaya çıkan panik atak aslında organizmanın tehlikeye karşı hayatta kalma mücadelesidir. Böyle bir durumda, sempatik sinir sistemi devreye girerek panik atak durumunda yaşanan fiziksel belirtileri (çarpıntı, kalbin hızlı atması, soluğun tıkanması, göğüste sıkışma, ağrı, titreme ya kasılma vb.) ortaya çıkarır. Bunu, savunma mekanizması gibi düşünebiliriz. Ardından tehlikenin olmadığı fark edildiğinde ise parasempatik sinir sistemi görevi devralır ve fiziksel belirtileri sakinleştirerek sonlandırır. Bu esnada panik atak geçmiş olur. Burada sorun, neden ortada bir tehlike yokken beynin tehlike algılayarak alarm verdiğidir. Yani neden beklenmedik anlarda beyin “tehlike” algılar ve “kaçma-savaşma” alarmı vererek sinir sistemini devreye sokar..? Bunun pek çok sebebi olabilir. Sandığımızdan çok daha hızlı çalışan ve veri alabilen beynimiz belki de artık geçmişin etkisiyle yorulmuştur… Bunun yanında genetik faktörlerden dolayı böyle bir psikolojik sorun yaşamaya meyilli olunabilir ya da bedenimize olması gerekenden fazla odaklanıyor olabiliriz.

Panik Atakla Yaşamak…

Beklenmedik zamanlarda ortaya çıkan panik atak, bireylere sıkıntılı anlar yaşatmanın yanında; onları, “tekrar olur mu” korkusuyla baş başa bırakmaktadır. “Tekrar olabilir” düşüncesiyle bazı bireyler kendilerine göre panik atak yaşama ihtimallerini göz önüne alarak kara bir liste yaparlar. Bu liste içerisinde panik atağın gelmesini önleyecek durumlar, yerler ya da insanlar olabilir. Bu liste bireylerin güvencesi haline gelirken, aslında yaşam kalitelerini düşürmektedir. Panik atak yaşama korkusundan dolayı yaptıkları bu liste onların hayatlarını kısıtlamaktan ve hastalığı sürdürmekten başka pek de bir işe yaramaz maalesef…  Sürekli yaşanan tedirginlikle, bir tür baş etme yöntemi olarak kullanılan bu tür kaçınma listeleriyle hayatlarını sürdürmeye çalışırlar. Belki etrafınızda panik atak hastası vardır biliyorsunuzdur, belki sizden sakladıkları, ancak kendi içlerinde korkuyla birleşmiş bu tür listelerle bir tür hapis hayatı yaşamaktadırlar.

Panik atak nasıl tedavi edilir?

Öncelikle panik atağı yenilmesi gereken bir düşman gibi görmeyi bırakmak, bireylere psikolojik esneklik sağlamaktadır. Bunun yanında; hastalığın şiddetine, günlük yaşantıyı ne derece etkilediğine ve danışanın psikoterapi için uygunluk durumuna bakarak ilaç desteği gereken durumlar olabilir.  Tedaviyi kalıcı hale getirmek ve köklü bir iyileşme için psikoterapi alınmasında fayda vardır.

Son yıllarda adından söz ettiren Bilişsel Davranışçı Terapi yöntemi ise, panik atak ve panik bozukluk durumlarında etkinliği kanıtlanmış bilimsel bir yöntemdir ve araştırmalara göre oldukça etkilidir. Panik atağın, bedensel belirtilerin hatalı yorumlanmasıyla ortaya çıktığını ve sürdürücü davranışlarla devam ettiğini bizlere anlatır; bilişsel ve davranışsal teknikleri bireylerin öğrenmesi ve kendi kendilerine de uygulamaları amaçlanmaktadır.  Unutmamalıyız ki süreç yorucu ve sıkıntılı olsa da, diğer psikolojik problemlerde olduğu gibi panik atak da tedavisi mümkün bir rahatsızlıktır.

Uzm. Psk. Selinay Seyhan 

Leave a Comment

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir