Çocuklarda ağız açık uyuma, özellikle burun tıkanıklığı, alerjiler veya geniz eti büyümesi gibi problemlerden kaynaklanabiliyor. Peki, bu davranış hangi sağlık risklerini beraberinde getiriyor?
Çocukların ağzı açık uyuması, aslında hiç de sıradan bir durum değil. Belki siz de çocuğunuzun gece boyunca ağzı açık uyuduğunu fark ettiniz. Zamanla geçeceğini düşündünüz… Ancak asıl sorun burada başlıyor: Eğer bu durum göz ardı edilirse, çocuğunuzun diş ve yüz gelişiminde geri dönüşü olmayan hasarlar ortaya çıkabiliyor. Basit gibi görünen bu alışkanlık, zamanla diş çürümelerine, çene bozukluklarına ve yüz hatlarında deformasyonlara dahi yol açabiliyor.
Peki uzun vadede ciddi bir tehlike söz konusu mu? Çocuğunuzun bu alışkanlığını nasıl fark edebilirsiniz?
Seyrantepe Hamidiye Etfal Eğitim ve Araştırma Hastanesi, KBB Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Suat Turgut, TRT Haber’in sorularını yanıtladı.Ağız açık uyumak, hem uyku kalitesini hem de genel sağlığı olumsuz etkileyebilir. Ayrıca, çocukların yeterli oksijen almasını engelleyerek büyüme ve gelişimlerini olumsuz etkileyebilir.Prof. Dr. Suat Turgut KBB Baş ve Boyun Cerrahisi Uzmanı
Ağız açık uyuma nedenleri neler olabilir?
Çocukların ağız açık uyuması, genellikle burun solunumunun engellenmesinden kaynaklanıyor. “Ancak bu durumun altında yatan sebepler, çoğu zaman sandığımızdan çok daha karmaşık olabilir” diyor Prof. Dr. Suat Turgut ve bu konuda önemli bilgiler veriyor:
“İnsanoğlunun doğal nefes alma yolu burundan başlar. Yani insanlar içgüdüsel olarak burun solunumu ile doğarlar ve ağız solunumunu bilmezler. Yeni doğanlar burun solunumu yapmak kaydıyla yaşayabilirler. Genetik olarak burunu ve genzi kapalı olarak doğan çocuklar bu nedenle müdahale edilmezse yaşayamazlar.
Çocukların ağız açık uyuması burun solunumunu yapamadığı anlamına gelir. Yani doğal solunum yolu burunu tıkayan bir problemin olduğunu gösterir. Örneğin, geniz eti büyümesi (adenoid hipertrofisi), bademciklerin büyümesi, anatomik bozukluklar (septum deviasyonu gibi), nöromüsküler bozukluklar veya nadiren reflü gibi durumlar da ağız açık uyuma sebebi olabilir.”[Fotoğraf: Getty]
Çene küçük kalıyor, dişler düzensizleşiyor
Diş yapısındaki bozulmaların kalıtsal faktörlerin ötesinde, açık ağızla uyumakla da sıkı bir bağlantısı olduğunu biliyor muydunuz? Açık ağızla uyumak, dişlerin ve çene yapısının gelişimini olumsuz etkileyebiliyor. Prof. Dr. Suat Turgut, bu durumun arkasındaki sebebi ayrıntılarıyla anlatıyor:
“Maksillofasyal büyüme, yani yüz kemiklerinin büyümesi, büyük çoğunlukla uykuda olur. Üst ve alt çene kemikleri, ağız kapalı şekilde simetrik olarak büyür. Ancak ağızdan uyuyan çocuklarda alt çene üst çeneden ayrılır ve üst çenenin büyümesine yeteri kadar katılmaz, bu nedenle hipoplazik yani küçük ve geride kalır. Çenede kapanma kusurları ortaya çıkar. Çene kemikleri simetrik olarak büyüyemediğinde, dişler rahat ve düzenli çıkamaz. Küçük çene kemiğinde çıkacak dişlere yeteri kadar alan kalmadığı için üst üste binmiş çarpık diş görünümleri ortaya çıkar. Özellikle yüz kaslarının dengesiz çalışması ve dilin doğal pozisyonunun değişmesi, üst dişlerin ileri doğru itilmesine, alt çenenin geride kalmasına ve ‘açık kapanış’ denilen dental maloklüzyonlara yol açar. Bu durum, uzun ve zahmetli diş teli ve ortodontik tedavileri gerektirerek sosyoekonomik kayıplara yol açar.”
Gelişimi olumsuz etkiliyor
Çocukların ağız açık uyuması, bazen daha ciddi sağlık problemlerinin habercisi olabiliyor. Prof. Dr. Suat Turgut, ağızdan nefes almanın uyku kalitesini düşürdüğünü ve çocukların genel sağlığını olumsuz etkilediğini vurguluyor. Turgut, bu durumun büyüme ve gelişim üzerindeki olumsuz etkilerini detaylandırıyor:
“Ağız açık uyumak, hem uyku kalitesini hem de genel sağlığı olumsuz etkileyebilir. Ağızdan nefes alındığında, iklimlendirme organı olan burun baypas edilerek daha kuru ve soğuk hava doğrudan akciğerlere gider. Burunun hava filtresi ve ısıtıcı etkisi ortadan kalktığı için bu durum, ağız kuruluğuna, boğaz enfeksiyonlarına ve sık uyanmalara yol açabilir. Ayrıca, çocukların yeterli oksijen almasını engelleyerek büyüme ve gelişimlerini olumsuz etkileyebilir.”
Ağız açık uyumak, bazen daha ciddi sağlık sorunlarının da habercisi…
“Örneğin, uyku apnesi, geniz eti veya bademciklerin ciddi şekilde büyümesi, burunda kemik kıkırdak eğriliği (nazal septum deviasyonu), burun etleri (nazal polipler) gibi üst solunum yolu tıkanıklıkları bu duruma eşlik edebilir. Çocuğun horlaması, uykuda nefes durması, aşırı gündüz uykululuğu, gece uykuda aşırı terlemesi, uyku esnasında yatakta sürekli hareket etmesi veya dikkat eksikliği gibi belirtiler varsa, daha detaylı bir inceleme yapılması gerekir.”
Ebeveynler ne yapmalı?
Çocukların ağız açık uyuması, göz ardı edilmemesi gereken bir durum. Turgut, ebeveynlerin dikkat etmesi gereken belirtileri ve ne zaman bir uzmana başvurulması gerektiğini açıklıyor.
“Ebeveynler çocuklarının ağız açık uyuduğunu fark ettiklerinde bu durumu gözlemlemeli, horlama, huzursuz uyuma, uykuda aşırı terleme, uykuda solunum durması (apne) gibi semptomların eşlik edip etmediğine dikkat etmelidir. Çocuk sürekli ağızdan nefes alıyorsa, özellikle horlama, uyku apnesi belirtileri, sık enfeksiyonlar veya büyüme geriliği gibi durumlar varsa bir kulak burun boğaz uzmanına danışmak gerekir. Erken müdahele uzun vadede ortaya çıkabilecek sorunları önleyecektir.”
Evde alınabilecek önlemler de çocuğun uyku sağlığını ve genel yaşam kalitesini artırmada önemli bir role sahip… Bu önlemler, uyku sırasında yaşanabilecek olumsuz durumların önüne geçerken, sağlıklı bir uyku düzeninin oluşmasına da yardımcı olabiliyor. Peki, evde hangi önlemler alınabilir? Prof. Suat Turgut ebeveynlere şu tavsiyelerde bulunuyor:
“Evde alınabilecek önlemler, çocuğun uyku pozisyonunu düzeltmek, sırt üstü değil yan yatmasını sağlamak ve uyku ortamının nemli ve temiz olmasını sağlamaktır. Nemlendirici kullanmak, tuzlu karbonatlı sularla (1 litre kaynatılıp soğutulan suya 1 çorba kaşığı kaya tuzu, 1 tatlı kaşığı karbonat ilave edilerek hazırlanabilir) burun temizliği, burun tıkanıklığını önlemek için faydalı olabilir. Ayrıca, alerjik faktörler varsa alerjenlerden arındırılmış bir ortam oluşturulmalıdır. Ancak bu tedbirler yeterli gelmiyorsa, mutlaka profesyonel bir değerlendirme yapılması önemlidir.”