Psikologların dediğine göre insan, gerçek anlamda tam üç kere aşık olur. Bu tecrübelerden her birisi kendine göre, önemli ve hatta gereklidir.

 

Hayatımız boyunca, aşık oluruz, ayrılırız, sonra yine aynı şeyleri yaşayıp dururuz. Bazı insanlar yörüngemize girerler, bazıları da koşarak kaçarlar ve hiç mümkün olabileceğini düşünmeyeceğimiz türden duygusal gel-gitler yaşatırlar bize… Ancak psikologların dediğine göre insan, gerçek anlamda tam üç kere aşık olur. Bu tecrübelerden her birisi, kendine göre önemli ve hatta gereklidir.

 

1- Peri masalı aşkı

Çoğu zaman, ilk aşk biz çok gençken çalar kapımızı. Peri masallarında okuduğumuz ne varsa yaşadığımızı düşünürüz. Bu yüzden de, hayat boyu devam edecek sanırız. Bu aşamada, bizden beklenenleri bir bir yapma eğiliminde oluruz. Küçük problemleri pek önemsemeyiz, kendi karakterimizden ödünler veririz çünkü, derinde bir yerlerde, böyle olması gerektiğine inanırız. İlişkimizin dışarıdan görünüşü, kendi içimizde hissettiklerimizden daha önemli hale gelir. Böylesi bir aşkın bize öğrettiği, partnerimize bakışımızın, en az etrafınıza bakmak kadar önemli olduğudur.

 

BİR ERKEK KADINA SARILDIĞINDA NE OLUR?

 

2- Karmaşık aşk

Hayatımızın ikinci aşkı en karmaşık aşkıdır. Önceki tecrübelerimizden ders aldığımızdan kendimize güvenimiz tam, bu sefer tamamen farklı bir partner seçmenin peşine düşeriz. Ya da biz öyle sanıyoruzdur. Büyük ihtimalle kullanılacak, yalan söylenecek, hatta incineceğiz. İlişkiyi yoluna koyacak her girişime sıkı sıkıya tutunuruz ama her girişim daha büyük bir hezimetle sonuçlanır. Bu ilişki, ara ara gelen mutluluk esintilerinin dışında, tastamam bir dram filmidir. Bir kere daha, gerçek duygularımız bu sefer bambaşka bir şey için ortaya atarlar kendilerini, ne olursa olsun ilişki bitmesin diye atılan sonsuz adımlar, çekilen onca cefalar… Böylesi bir aşkın bize öğrettiği, en güzel sevginin karşılıklı olanı olduğudur.

 

EŞİNİZLE TARTIŞIRKEN KAÇINMANIZ GEREKEN ŞEYLER

3- Olgunluk dönemi aşkı

Bu üçüncü aşk karşımıza artık beklemeyi bıraktığımızda çıkar. Beklenmediği zamanda çıkıp gelmesi yetmezmiş gibi, kafamızdaki gerçek aşk tanımına da pek uymaz. Mükemmel değildir, ama gerçekten bir ilişkidir. Başından sonuna kadar, tanımlamanın neredeyse imkansız olduğu bir kolaylık dizisiyle ilerler her şey. Hayatın bu aşamasında, artık kimseden bir beklentimiz yoktur. Hayatımızın aşkı denilen kişinin nelere sahip olması gerektiği konusunda zaman harcamak istemeyiz. Yani, partnerimizi olduğu gibi kabul etmeye ve onu o şekliyle sevmeye hazırızdır. Daha da önemlisi, partnerin de karşı tarafı aynen böyle görmesi, kabul etmesidir. Böylesi bir aşkın bize öğrettiği, gerçek aşkın mükemmel olmasına hiç de lüzum olmadığıdır.

Leave a Comment

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir