Takıntılı Bireyler ve Genel Özellikleri

Obsesif kompülsif bozukluğu çok değişken özelliği olan bir rahatsızlıktır.

-Endişeleri ve takıntıları kötü bir şey olacağı inancına bağlıdır Takıntılara sürekli eşlik eden sıkıntı, kendilerine ya da sevdiklerine zarar geleceği düşüncesidir. Örneğin koltuğu her gün defalarca silmeyen anne çocuğunu mikroptan öldüreceğini ve bunun kendi hatası olduğunu düşünür (obsesyon).Bu düşünceden kurtulabilmek için de evdeki koltuğu gün içinde defalarca siler(kompülsiyon, zorlantı).

-Kişi takıntısının mantıksız ve saçma olduğunu bilir ama belirtiler başladığında endişeye kapılır ve o korkuyla takıntısını beslemeye devam eder.

-Bu kişiler takıntıdan korkarlar ve sürekli bu unutmak için çaba sarf ederler.Amaçları bu takıntılarının hiçbir zaman olmamasını sağlamak ve bu düşünceleri çağrıştıran hatıralardan kaçma eğilimindedirler. Bu kaçış takıntının tetiklenmesine sebep olur.

-Kişi takıntı sırasında yaptığı ritüeli geçici bir rahatlama sağladığı için,kaygısı başladığında bu ritüeli yapmadan edemez. Ama bu etki geçicidir ve bir süre sonra aynı kaygı tekrar başlar.

-Takıntı alt tiplere ayrılabilir. Bazen bir hastada birden çok takıntı tipi görülebildiği gibi, bazen de zaman içinde takıntı şekli yıllar içinde değişebilir.

Takıntılı Bireyler ve Aşk İlişkisindeki Rolleri;

Aşk ilişkisinde takıntılı bireyin duygusal yatırımları tamamen kendine dönüktür. Obsesif ilişkiler sevgi üzerine kurulduğu zannedilir ama tamamen güvensizlik üzerine kurulur. Temelde hissedilen ayrılık korkusu değil terk edilme korkusudur.Terk edilme korkusunu o kadar derin yaşar ki partnerinin bir an yanından ayrılmasını istemez, sesinden, yürüyüşünden, sessizliğinden terk edileceğine dair anlamlar çıkarır. Takıntılı ilişki kuran kişi için terk edilme duygusu, sevmenin ve aşık olmanın önüne geçer, hissettiği şey aşktan çok öfkeye, kontrol etme duygusuna döner.

Takıntılı bireyler ile ilişki yaşamak;

Obsesif kişilerde zihin sürekli aynı kişiyle meşguldür, en ufak bir kaygı karşısında partnerini arayarak kendini rahatlatır ama endişeleri bir süre sonra tekrar başlar. Takıntılı bireylerle aşk ilişkisinde her an görüşmek ister, aradaki mesafeye katlanamaz, en ufak bir sorunda dünyanın sonu gelmiş gibi hisseder ve yaptığı hiçbir işe bu duygudan dolayı kendini veremez.

Başkalarıyla birlikte olduğunda zihni yine partnerindedir, kendini bulunduğu ortama ve konuşmalara veremez. İlişkinin devan etmesi için sürekli kafasında bir şeyler kurgular. İlişkinin kalitesi önemli değildir, tek önemsediği şey terk edilmemek ve aşk ilişkisinin devam edebilmesini sağlamak. Takıntılı kişiler, bağımlı kişiliklere de benzer bu bağlamda. Partneri tarafından sürekli onaylanmak ister ve ona karşı haksızlık yapılsa bile ilişkiyi bitirmek istemez. Bu kişilerin takıntıları aşk ile ilgisi olmayan kıskançlığa dönüşebilir, partnerinin kurduğu arkadaşlık ilişkilerine tahammül edemez. Bu ilişkiler başlangıçta ilgilenmenin hoşnutluğuyla başlar. Partner kendisi ile ilgileniliyor diye bir süre bu güzel hissettiren duyguyla hoşnut yaşar. Ama daha sonra bu ilişki boğucu ve yorucu olmaya başlar ve kişiler bu ilişkiden kaçmanın yada kurtulmanın yollarını ararlar. Çünkü tehditin farkına varırlar ve ayrılmak kaçınılmaz olur. Takıntılı bireyler kendilerini,partnerlerini ve yaşadıkları ilişkiyi toplumdan izole yaşamak isterler. Böylece tehdit olarak gördükleri şeyleri en aza indirdiklerini düşünürle.

Aşkta güven, aidiyet, coşku söz konusudur, takıntılı ilişkide ise bir diğerinin hayatını işgal etme, güvensizlik, kendi ihtiyacını ön planda tutma ve onu yok sayma gibi duygular ön plandadır.

Aşkta sevgi, sevecenlik, paylaşım ön planda iken,takıntılı ilişkide öfke, korku ve sonucunda şiddet ön planda olabilir.

Aşkta incitmeme duygusu varken, takıntılı ilişkide incinmeme, terk edilmeme duygusu vardır.

Aşkta partner merkezdedir,takıntılı ilişkide ben ne olacağım duygusu vardır.

Aşkta romantik, zarar vermeyen kıskançlık vardır, takıntılı ilişkide örseleyen, yok sayan ve öfkenin getirdiği bir kıskançlık söz konusudur.

Baş Etme Yöntemleri;

Öncelikle takıntılı düşüncelerden kurtulmak için öncelikle o düşünceleri tanımak,size ne yaptırmak istediğini ve amacını anlamak mühimdir. Çünkü takıntılı düşüncelerin tek bir amacı vardır o da bireye acı vermek.

Aklınıza düşünceler geldiğinde o düşünceleri kovmaya,onlardan kaçmaya çalışmayın. Bunu yapmaktaki amaç düşünceyi kabul etmektir ve o düşünceyi kaçarak büyütmek yerine daha çok küçültmektir.

Bu düşüncelerin gelmesini beklemek yerine, takıntıları uzaklaştıracak başka aktiviteler yaratın. Yoga, yürüyüş gibi..

Bunun yanında takıntılarla yola devam etmek yerine bir uzmandan yardım alabilirsiniz.

Nefes egzersizleri yapmayı ihmal etmeyin. Unutmayın takıntılar siz müsaade ettiğinizde içinizde var olabilir.

Uzman Klinik Psikolog Sara İKE

Leave a Comment

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir