Her ay, düzenli olarak rahim duvarı bir miktar kalınlaşır ve kendini olası bir gebeliğe hazırlar.

Korunmasız olarak gerçekleştirilen cinsel ilişki sonrası sperm hücresi ile döllenen yumurta, rahim duvarına tutunarak embriyonun gelişmesine olanak tanır. Ancak döllenme olmaması durumunda kalınlaşan rahim duvarı, salgılanan progesteron hormonu sayesinde çatlayarak dökülür. Adet kanaması ile birlikte vajina yolu ile vücuttan atılır. Menopoz dönemine kadar her ay, bu fizyolojik işlem düzenli olarak devam eder.

Rahim duvarı kalınlaşması nedenleri arasında genellikle progesteron hormonunun salgılanmaması görülür.

Östrojen ve progesteron hormonunun uyumlu bir şekilde çalışmaması sonucunda oluşan rahim duvarı kalınlaşması ise kalınlaşan rahim duvarının vücuttan atılamaması durumudur. Endometrial hiperplazi kendini, adet kanamalarının normalden daha uzun ve ağır geçmesi olarak kendini gösterebildiği gibi, adet döngü aralıklarının 21 günden az olması şeklinde de ortaya çıkabilir. Adet dönemleri arasında kanama, lekelenme, normalden daha ağrılı adet görme ve kasık ağrısı da rahim duvarı kalınlaşmasının belirtilerini oluşturur. Menopoz sonrası dönemde oluşan kanamalarda da rahim duvarı kalınlaşması göz ardı edilmemelidir. Sanılanın aksine bu durum her zaman kansere işaret etmez. “Rahim duvarı kalınlaşması sonucu ne olur?” sorusunun cevabı ise çok ciddi kan kayıplarına yol açması ve buna bağlı gelişen komplikasyonlar olarak yanıtlanır. Ancak rahim duvarın kalınlaşması için hekime başvurulmaması son derece yanlıştır ve kanser oluşumuna yol açabilir. Bu yüzden adet kanamaları sırasında ve arasında fark edilen anormallikler için mutlaka uzman hekime başvurulmalıdır.

Tedavi ilaçla olabileceği gibi cerrahi müdahale de gerektirebilir. Tedavi olmaktan çekinen hastaların sıklıkla sorduğu “Rahim duvarı kalınlaşması kansere yol açar mı?” sorunun cevabı, “Tedavi edilmediği durumlarda yol açabilir.” olarak yanıtlanır. Sıklıkla karşılaşılan “Rahim duvarı kalınlaşması gebeliğe engel mi?” sorusunun cevabı ise biraz daha karmaşıktır. Çünkü sağlıklı gebeliğin oluşması için rahim duvarının kalınlaşması gerekir. Ancak olması gerekenden daha fazla kalınlaşan rahim duvarı gebeliğe engel oluşturur. Rahim kalınlığının yaşa, hormonal seviyeye ve fiziki duruma göre değiştiği göz önüne alınırsa, kalınlığın standart olarak kaç mm. olduğunu söylemek güçtür.

Rahim Duvarı Kalınlaşması Sebepleri Nelerdir?

Rahim duvarı kalınlaşmasının pek çok sebebi bulunur. Bunların başında menopoz dönemi gelir. Menopoz döneminde, vücutta progesteron üretilmez ve bu durum kontrol altına alınmaz ise rahim kalınlaşması meydana gelir. Bazı durumlarda azalan östrojen hormonu, ilaçla takviye edilerek yükseltilir. Ancak östrojen hormonunun tek başına yükseltilmesi rahim duvarının kalınlaşmasına sebep olacağından mutlaka progesteron ile desteklenmelidir. Diyabet, obezite, safra kesesinin yol açtığı rahatsızlıklar, tiroit bezinden kaynaklı hastalıklar, yumurtalık tümörleri, polikistik over sendromu gibi pek çok hastalık da rahim duvarının kalınlaşmasına neden olur. Geç yaşta menopoza giren, ilk adetlerini çok erken yaşta gören, 35 yaş üstünde olan, yukarıda belirtilen hastalıkların bir ya da daha fazlasına sahip kadınlar, ailesinde kolon, yumurtalık veya rahim kanseri öyküsü bulunan kişiler rahim duvarı kalınlaşması açısından risk altındadır.

Rahim Duvarı Kalınlaşması Belirtileri

Endometrial hiperplazinin başlıca belirtisi, anormal kanamalardır. Bol miktarda ve düzensiz kanamaların varlığı, bu kanamaların normalden çok daha ağrılı olması, kasık bölgesinde hissedilen ağrının varlığı da rahim duvarı kalınlaşması belirtileri arasında yer alır. İki adet dönemi aralığının 3 haftadan az olması ya da bu dönemde kanama ya da kahverengi lekelenmeler oluşması da rahim duvarı kalınlaşması belirtileri arasındadır. Adet döngüsü hesaplanırken adet döneminin ilk gününden, bir sonraki dönemde görülen adetin ilk günü baz alınır.

Ayrıca menopoz sonrası görülen hemen hemen tüm kanamalar da rahim duvarı kalınlaşması belirtileri arasında yer alır. “Rahim duvarı kalınlaşması adet geciktirir mi?” sorusu da hekimlerin sıklıkla karşılaştığı bir diğer sorudur. Rahim duvarı kalınlaşması adet düzensizliklerine yol açtığı için, normalden erken ya da geç adet görülmesi oluşabilir.

Rahim Duvarı Kalınlaşması Tanısı

Tanı için öncelikle hastanın öyküsü dinlenir ve vajinal ultrason yardımı ile rahim duvarı ölçümü yapılır. Hekimin gerekli gördüğü durumlarda ya da ultrasonda görülen bir kitlenin varlığında, kesin tanı için biyopsi ile parça alınıp patolojik inceleme yöntemine başvurulur. HSG olarak bilinen rahim filmi çekilebilir. Daha ayrıntılı inceleme gerekir ise histeroskopi ve kürtaj yöntemlerine de başvurulabilir.

Rahim duvarı kalınlaşması tanısında kullanılan yöntemler nelerdir?

Ultrasonografi: en sık kullanılan ve en kolay şekilde gerçekleştirilen işlemdir. Ultrason sayesinde rahmin duvar kalınlığı milimetrik olarak ölçülür.
Biyopsi: İnce bir tüp yardımı ile rahim içinden hücre alınması işlemidir ve bu şekilde alınan hücreler patoloji bölümünde mikroskopla detaylı olarak incelenir.
Dilatasyon ve Kürtaj: Öncelikle rahim ağzı genişletilir ve küret adlı özel bir aletle rahim duvarından örnek doku alınır, sonrasında alınan doku patoloji bölümünde mikroskopla incelenir.
Histeroskopi: Işıklı ince boruya benzer bir aletle rahim içine girilerek şüpheli alanlardan görerek örnek alınır ve patolojide incelenir.

Rahim Duvarı Kalınlaşması Tedavisi

Rahim duvarı kalınlaşması tanısı konan hastalara, hastanın yaşına, hormonal düzeyine, rahmin durumuna göre farklı tedaviler uygulanır. “Rahim duvarı kalınlaşması nasıl tedavi edilir?” sorusunun tek bir cevabı yoktur. Hastanın durumuna göre uzman hekim farklı tedavi yolları izleyebilir. Bunlar östrojen karşısında yetersiz kalan progesteron ilaçları, halk arasında rahim duvarı kalınlaşması ameliyatı olarak bilinen dilatasyon ve küretaj ya da rahim alma olarak bilinen laparoskopi ile yapılan histerektomi yöntemleridir. İlaç ile hormonal dengenin sağlanması için tablet, enjeksiyon, vajinal krem uygulamaları olabileceği gibi, rahim içine yerleştirilen rahim içi araç ile de ilaçlı tedavi yapılabilir. Dilatasyon ve küretaj yöntemi kısa ve küçük bir cerrahi yöntemdir. Bu yöntem ile rahim duvarı kürete edilerek inceltilir.Diğer bir yöntem olan histerektomi ise genel anestezi altında yapılan bir operasyondur. Genellikle laparoskopik cerrahi yöntemiyle yapılan işlem sırasında rahim tamamen alınır. Ancak bu durum kadın infertilitesi gibi geri döndürülemez sonuçlara yol açacağından karar verme aşamasında dikkatli olunmalıdır.

Rahim duvarı kalınlaşmasından korunmak mümkün müdür?

Neredeyse tüm rahatsızlıklardan olduğu gibi bu sorundan da bazı önlemler alınarak korunmak mümkün olabilir. Bu bağlamda yapılabilecek işlemler:

Menopoz döneminde kadınların kullanmak durumunda kaldıkları sadece östrojen içeren ilaçlardan kaçınmak, bunların etkilerinin progesteron ile karşılanması rahim duvarı kalınlaşması riskini ve sonrasında kanser oluşma riskini azaltır.

Adet dönemleri düzenli olmayan kadınlar rahim duvarının aşırı kalınlaşmasını önlemek için doktorun onayıyla progesteron içeren ilaçlar alırlarsa rahim duvarı kalınlaşma riski azalır.

Fazla kilolu olan kadınlar kendileri için normal, ideal olabilecek kiloya indiklerinde rahim duvarı kalınlaşma riski azalır.

Gebelik ve emzirme süreçleri de rahim duvarı kalınlaşma riskini azaltır.

Rahim duvarı kalınlaşması gibi sorunlardan kaçınmak için ne sıklıkta doktor kontrolü yapılmalı?

Kadının hiçbir şikayeti olmasa bile yılda bir kez jinekolojik muayene ve smear testi yapılması birçok hastalık ve kanser türleri ile ilgili riski azaltmaktadır. 40 yaşın üzerinde olan düzensiz ve çok miktarda kanaması olan, menopoz sonrası dönemde ise az miktarda bile olsa vajinal kanaması olan kadınlar en kısa zamanda doktora gitmeliler.

Leave a Comment

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir